**HİÇ YÜZ VERMEZ GERİYE KÖTÜYE VE YABANA BAŞI DİK ALNI AÇIK ATATÜRK'ÇÜ ABANA**
![]()
mehmet şenol
kuzeyyildiz@hotmail.com
ABANANIN ABİSİ, KASTAMONU MİLLETVEKİLİ,SABRİ TIĞLI…..
17/03/2013 ÇOCUKLUK-GENÇLİK VE SİYASET 23 Nisan 1926'de Abana'da doğan Sabri Tığlı, Kaptan Ahmet bey ile terzi Şahinaz hanımın beş çocuğundan biridir. Çok yaramazdır küçükken, ilçede ki şekerci ile de bir anısı vardır. Şekerci şekerlerini açıkta satarmış. Küçük Sabri şekerleri kapar kaçarmış. Yine bir gün okuldan çıkmış, bakmış Şekerci asmış şekerleri, bir şeker kapıp ağzına atmış. Şekerci kızgın, 'Ulan bela mısın memleketin başına, senden kurtulamayacak mıyız" diye bağırmış. Sabri Tığlı durmuş ve geri dönüp Şekerci'ye "Merak etmeyin gideceğim, gideceğim ama bir gün öyle geleceğim ki, hepiniz beni ayakta karşılayacaksınız' demiş. Yıllar sonra Abana zamanın iktidarınca ilçeden köye dönüştürüldüğünde Abana'yı tanıtmak amacıyla zamanın genç gazetecileriyle birlikte Abana'ya geldiklerinde karşılayanlar arasında bulunan Şekerci kendisine bu sözünü hatırlatmış ve "gerçekten dediğini yaptın, hepimiz seni ayakta karşıladık" demiş. Sabri Tığlı İlkokulu Abana`da bitirir, Kastamonu Gölköy Enstitüsünü kazanmasına rağmen onun yerine ilçeden bir kız öğrenci kız kontenjanından Enstitü'ye gönderilir. O yıllarda nadiren Donanmadan bir gemi gelir, ilkokulu birincilikle bitiren erkek çocukları alır, denizci yapmak için götürürmüş. Son gemi Sabri Tığlı mezun olmadan iki sene önce geldiğinden bu şansı da kaybetmiş. Çevrede okuyacak bir başka okul da olmadığından, İstanbul'a babasının yanına gitmekten başka çaresi yoktur. 1938 yılında okumak üzere İstanbul'un yolunu tutar. O zamanlar karayolu olmadığından Abana'nın tek umudu Karadeniz sahili boyunca yük taşıyan gemilermiş. Gemiye kaçak binerler ve üç arkadaş İstanbul'a Galata'ya, Şehir Hatları Vapurlarında kaptanlık yapan babasının yanına gelirler. Babası gemisinde kaldığından üç arkadaş bir kahvehanenin üst katında bir oda kiralarlar. Ayakkabı boyarlar, tatlı satarlar, peynir ekmek ile karınlarını doyururlar. Haftada bir haftalığı alınca da yıkanmaya hamama giderler. Gelişinden kısa bir süre sonra babası hastalanır ve hastaneye yatar. Masrafları artmış ve okuma hayali de geriye atılmıştır. Perşembe Pazarı'nda "kalafat yeri" denilen sanayi bölgesinde 1938 de Piere Canko adında bir Rum'un yanında Abanalı tanıdıkların da yardımı ile tornacı olarak iş bulur. İçindeki okuma isteğini gerçekleştirmek için de akşamları Tophane Sanat Okulu'na devam eder. 40'lı yılların başında babası hastaneden çıkar ve birlikte yaşamaya başlarlar, ardından da Abana'daki annesi ve kardeşleri de İstanbul'a gelirler. Beşkardeştirler, tek erkek çocuk Sabri Tığlıdır. Ev tutar ailesine. İngiliz gemi tamir fabrikasındaki işinden ayrılıp Kasımpaşa'daki fabrikada teknisyen olarak işe başlar. Daha sonra hayatında dönüm noktası olacak 1943 yılında Eyüp`teki Maltoğulları Mensucat Fabrikasında işbaşı yapar. O sırada bir yandan işte çalışmakta bir yandan da Eyüp Halkevi'nde temsil kolunda sahneye oyunlar koyup oynamaktadırlar. Halkevi başkanının isteği üzerine diksiyon ve hitabet kurslarına da gider, sonra da CHP'ye kayıt olur. Eyüp'te çalıştığı fabrikada işçi mümessili olması işçi haklarına ve sendikal harekete olan ilgisini artırır. İktisat fakültesindeki sendikacılık ve sosyal politikalar seminerlerini izler. 1947'de tekstil iş kolundaki sendikal örgütlenmelerin içinde yer alır, ceplerinde sendika makbuzu gizli gizli sendikaya işçileri üye yapma mücadelesine girişirler. 1947'de İşçi ve İşveren Sendikaları ve Sendikal Birliği hakkında kanun kabul edilir. Büyük kentlerde, birbiri ardına sendikalar kurulur. Sabri Tığlıda Mensucat İşçileri Sendikası'nı kurar. O sıralar Profesör Kessler, iktisat fakültesine gelir. Sendikacılığı ve sosyal politikaları öğretir. 1952'de kurulan Türk-İş'in altyapısını oluşturan örgütlerden biri olan İstanbul İşçi Sendikaları Birliği'nde genel sekreterlik görevini üstlenir. Evlere, kahvelere gidip devamlı sendikalaşmanın yararlarını anlatırlar. 1954'te iktidardaki Demokrat Parti, 'Kurulduğu günden bugüne kadar sandıklarından CHP'den başka hiçbir partiye oy çıkmadı" gerekçesiyle, Abana ilçesinin köy olmasına yönelik kanun tasarısı hazırlar ve Meclis'e getirirler ve Abana'yı köy yaparlar. Ağırlıklı geçimi memur ailelerine dayanan Abana'nın ekonomisi birdenbire çöker. Sabri Tığlı örgütlenmek ve seslerini duyurmak amacıyla İstanbul'da Abana'yı Kalkındırma, Tanıtma ve Turizm Derneği'ni kurar. Abana'yı tanıtmak ve uğranılan haksızlığa kamuoyunun dikkatini çekebilmek için Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı olarak uluslararası bir seminer yapma kararını alırlar. Akademisyen, politikacı, gazeteci pek çok kişiyi seminer için Abana'ya davet ederler. Siyasi karar ile ilçelikten köye dönüştürülen, Abana basının çok ilgisini çeker. İstanbul'dan kalkan vapura hep birlikte binerler. 16 yıl önce vapura kaçak binip ayrıldığı Abana'ya bu kez kamaralarda yolculuk ederek geri döner. Çok sevdiği İlçesi Abana Demokrat Parti tarafından köy yapılmıştır. Mücadele böylece başlar. LİMASOLLU NACİ ABANA'DA Sabri Tığlı'nın siyasi bir kararla Abana'nın uğradığı haksızlığa karşı ekonomik ve sosyal yönden öne çıkan bir şeyler yapma arayışı Türkiye'de ilk İngilizce Yaz Kamplarının Abana'da başlamasına da öncülük eder. Abana'yı tanıtmak üzere resim çekmesi için o yıllarda genç bir gazeteci olan ve İtalya'daki bir fotoğraf yarışmasında 1.olmuş Limasollu Naci ile görüşür. Naci Bey, İngiliz filolojisinden mezun idealist bir gençtir ve Antalya'da İngilizce konuşma kampı kurma hayalleri vardır. Sabri Tığlı bu düşüncesini Abana'da hayata geçirmesini önerir Naci beye, fakat kabul ettiremez. Ancak Limasollu Naci fotoğraflarını çekmek için gittiği Abana'yı görünce fikrini değiştirir ve konuşma kampını Abana'da kurmaya karar verir. Geldiği vapurla hemen İstanbul'a geri döner ve gazetelere ilanlarını vermeye başlar. Böylece 1955 yılında Türkiye'nin ilk İngilizce konuşma kampı Abana'da kurulmuş olur. İngiltere'den hocalar gelir. Hocalar ve öğrenciler gemiyle Abana'ya gelirler. Kamp başladığı zaman öğrencileri yatıracak yer yoktur Abana'da. Sahile çadırlar kurulur. Sonra evler pansiyon olur. Abanalılar böylece pansiyon turizmi ile tanışmış olurlar. ABANA PİLAVI ve NECDET DENGİZER... Sabri bey 1955'lerden sonra da Abana'nın tanınması için faaliyetlerine devam eder. Bunun sonucu basında, kamuoyunda Abana adı sık sık geçmekte ve iktidar üzerinde baskı oluşturmaktadır. Bir gün dönemin Başbakanı Adnan Menderes Denizcilik İşletmelerine ait bir gemi ile İstanbul'dan İzmir'e gitmektedir. Menderes yediği pilavı çok beğenir ve tarifini ister. Pilavın adının Abana Pilavı olduğunu öğrendiğinde "yetti bu Abana, bir de pilav olarak mı karşımıza çıktı" diye hiddetlenir. "Derhal bunun ismi değişecek" der. Gemiden Denizcilik Bankası Genel Müdürlüğü'ne talimat verilir. Necdet Usta kendisine iletilen talimat üzerine, genel müdüre, "Beyefendi ben siyasetçi değilim, siyasetten de anlamam, ben kendi memleketime, kendi köyüme, doğup büyüdüğüm memleketime hizmet olsun diye bir pilav yaptım, ismini de verdim. Bir ülkenin başbakanı pilavın ismiyle uğraşacak hale gelmişse benim yapacağım bir şey yok, ben bu pilavın ismini değiştirmem. Siz ne yaparsanız yapın, ben artık bu devlete hizmet de etmem" der ve istifa eder. Ancak Denizcilik Bankası mönüsünde pilavın adı artık değişmiş ve `Necdet Usta pilavı` olmuştur. 1960 sonrasında Anayasa mahkemesi Demokrat Parti'nin 1954 yılında Abana ve Kırşehir hakkında çıkardığı kanunları bütün sonuçları ile bozar ve böylece Abana ilçelik hakkını geri kazanır. Anayasa Mahkemesi kararı, Bozkurt'un ilçeliğinin de iptal edilmesini içermektedir. Rahmetli İsmet İnönü ise sorumlu bir devlet adamı vizyonu ile yeni bir haksızlık yaratmamak için Bozkurt'un ilçe merkezliğini geri almamalarının daha doğru olacağını Sabri Tığlı'ya söyler ve bu mücadelenin önderi olarak öncelikle onun da bu kararını desteklemesini ister. 1961 Anayasası sendikal hakların sınırlarını genişletirken, Bülent Ecevit'in Çalışma Bakanı olduğu dönemde hazırlanan Grev ve lokavt kanununun oluşturulmasına Türk-İş temsilcisi olarak destek verir. İsmet İnönü'nün teşvikiyle 1962'de Eskişehir, 1969'da da Kastamonu'dan milletvekili adayı olur. İlkinde başaramaz ama tecrübe kazanarak ve Kastamonu halkına kendini en güzel şekilde anlatarak 1973 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi Kastamonu milletvekili olarak TBMM'ye girer, 12 Eylül 1980'e kadar 2 dönem üstü üste Kastamonu milletvekilliğini sürdürür. O zamanlarda bugünkü gibi lojman, oda, sekreter yok, hiçbir şey yoktu. Evini Ankara'ya taşımak zorundadır, 10 sene Ankara'da ikamet eder, çocukları Ankara'da okurlar.. 1974'te, Türk parlamentosunun Çalışma Komisyonunda üyelik yapar, sonra Sağlık ve Sosyal İşler Komisyonu başkanı olur. Bütün iş kanunları, bütün sosyal kanunlar, komisyon olarak Sabri Tığlının elinden geçer. Mesela paralı askerlik kanunu Sabri Tığlı'nın kanunudur, çift emeklilik kanunu, yurtdışında çalışan Türk işçileri için, burada hizmetleri varsa, buradan da emekli olma, yurtdışından da emekli olma hakları Sabri Tığlının kanunudur. Sabri Tığlı'nın 132-133 kanun teklifi vardır. Parlamentoda en çok kanun teklifi sahibidir. Seçim bölgesine yol, liman gibi ekonomik ve sosyal yaşamı canlandıracak kamu yatırımları için İller bankası, Karayolları gibi kurumların kapısını en çok aşındıran milletvekillerindendir. Bu çabaları sonucu Kastamonu-Ilgaz karayolu, Cide, İnebolu ve Abana liman projeleri 1976'lardan itibaren başlar. Bir gün Tosya ilçesinin bir köyüne gider, bir dağ köyüdür. Akşam hava kararmak üzere kahveye girer, Selam hepinize der. Üç kişi ayağa fırlar "Bey hoş geldin, nasılsın" derler. "Unutmamışsınız" deyince, köylüler "Bey Allah senden razı olsun, sen Sabri Tığlı değil misin sen bizi unutuyor musun, biz seni unutalım" derler. Çok ilginç, ellerini ceplerine atarlar, ceket ceplerinden, üç tane meclis patentli zarf, adı, soyadı yazılı, kendisinin gönderdiği mektupları çıkarırlar. Atmamış, saklamışlar çok duygulanır. KÖY ENSTİTÜLERİ VE ANILAR.... Köy Enstitülerini İsmet İnönü kapattırdı şeklinde maalesef oldukça yaygın bir görüş var. Oysa köy enstitüleri 1954 yılında kapatılmıştır ve toprak ağaları kapattırmışlardır. Moskova Harp Akademisi mezunu toprak ağası ünlü milletvekili Kinyas Kartal cevabı tarihimizin bir karanlık sayfasına ışık tutacak niteliktedir. Yok canım. Onlar (yani CHP demek istiyor) komünizmi benim kadar bilmezler. Bak ben sana bunun aslını anlatayım der.Benim köylülerimin işlerini ilçe merkezlerinde, il merkezlerinde benim adamlarım yapar. Benim köylülerim devlet kapısını bilmezler. Askere mektubu benim adamlarım yazar, gelen mektupları da benim adamlarım okur. Muhtarın kararlarını benim adamlarım yazar, doğum, ölüm kararlarını benim adamlarım doldurur. Ücretlerini de alırlar. Bu işler böyle sürerken, benim köylerimden ikisine Akçadağ Köy Enstitüsü çıkışlı iki öğretmen geldi. Altı ay sonra bu köyler bana biat etmekten çıktılar. Biz Doğulu ağalar oturduk, düşündük. Eğer bu Köy Enstitüleri on yıl daha devam ederse Doğu'daki ağalık ölecek. Diyeceksin ki: "Sen köylülerin uyanmasını istemez misin?"İsterim istemesine ama ben sağlığımda ağalığımın öldüğünü de görmek istemiyorum. ABANA SİEMENS ELEKTROMEKANİK MOTOR FABRİKASI... Sabri Tığlı'nın yaşamında Abana göç olgusu ile de ayrı bir öneme sahiptir. Çocukluk ve gençlik çağındaki yoksunluklar nedeniyle genç nüfusun İstanbul'a ve yurtdışına göç etmesi derinden etkilemiştir onu. İnsanların doğdukları yerde doyabilmesi için bir şeyler yapma isteği, 1970'li yıllarda Abana'da bir fabrika kurma hayalini doğurmuş ve bunun araştırmalarına başlamıştır. Öncelikle böyle bir fabrikanın hangi ihtiyacı karşılayabileceğini anlamak düşüncesiyle İstanbul'da iş yapan hemşerileri ile görüşür, hemen büyük çoğunluğu imalat sanayinin farklı alanlarında çalışan hemşerilerinin ortak ihtiyacının elektrik motoru üzerinde toplandığını görür. Böyle bir fabrika kurulması durumunda ortak olabileceklerini ve alışveriş edeceklerine dair hemşerilerinden söz alır. Milletvekili olması nedeniyle kolay irtibat kurabildiği Sanayi Bakanlığından, Türkiye'nin elektrik motoru ihtiyacı ve üretimi hakkında bilgiler alır. Birkaç farklı firma ile denemeden sonra Siemens'den teknoloji alarak bir elektrik motoru fabrikası kurma projesi şekillenmeye başlar. Siemens'in Abana Elektromekanik'e kendi teknolojisini kullanma izni vermesinin ardında ise o yıllarda Siemens Genel Müdürü olan Arnold Hornfeld vardır. Bay Honfert o güne kadar KOÇ grubu dahil hiçbir Türk firmasına verilmeyen teknoloji kullanım iznini talebeliğinden beri dostu olan, Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı'nda birlikte çalıştığı Sabri Tığlı'ya vermiştir. Abana Elektromekanik projesi ile Avrupa İskân Fonu ve Dünya Bankasına başvurulur ve bunların her ikisinden de olumlu kararlar çıkar. 1980 sonrası tüm gücünü alınan krediler ile fabrikayı kurmaya adar. Yurtiçi ve yurtdışından birçok insan şirkete hissedar olur ve Abana Elektromekanik bir işçi yatırım firması olarak kurulur. Abana Belediyesi'de fabrika hissedarlarındandır, Abana ile İlişi arasındaki fabrika arazisi hisse karşılığı belediye'den alınmıştır. Uzun çabalar ve emekler sonrası fabrika inşaatı biter, yurtdışından elektrik motorlarının üretiminde kullanılacak makineler gelir ve 1983 yılında Sabri Tığlı'nın kendisine gönderdiği mektuptan etkilenerek Abana'ya gelen dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından fabrikanın resmi açılışı yapılır. Fabrika üretime başlar, ilk üretilen motorlarda İran'a ihraç edilir, sonrasında ise iç piyasada motor eksiğini gidermek için çalışmaya başlar. Evet, Sabri Tığlı anlat anlat bitmez, hizmetlerini yaz yaz bitmez. İlçeliğin geri kazanılması, Abana'da bazı şahısların yeri hatalı, yanlış yorumlarını çok yaptıkları Liman, Abana Siemens Motor Fabrikası. 1978 yılında o zamanki parayla 25.000.000 TL.sermaye ile kurulan 1981 yılında 200.000.000 çıkarılan sermayesi 1982'de 400.000.000 TL çıkarılan sermayesi ile yapılan Yatırım değeri 3.000.000.000 TL bir tesis yaratıldı.Yüzlerce insan bu Fabrikada çalıştı, emekli oldu ama şimdi yerinde yeller esiyor.. Sabri Tığlı abimiz Abana senin yaptığın hizmetleri unutmayacak. Abana böyle bir insan yetiştirdiği için bizde çok gururluyuz. Dileğimiz içimizden yine senin gibi memleketini seven, idealist ve azimli başka Abanalılar çıkabilmesinde. Teşekkürler Sabri Tığlı Abimiz.... Katkılarından Dolayı Kızı Oya TIĞLI'YA Teşekkürler Mehmet ŞENOL |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
HIRÇIN KARADENİZİN SAKİN VE HUZURLU İLÇESİ ABANA… - 09/02/2012 |
HIRÇIN KARADENİZİN SAKİN VE HUZURLU İLÇESİ ABANA |
BU DENİZ BENİM DENİZİM….. - 26/02/2011 |
Deniz kenarında doğup deniz kokusu içime işlemiş. Benim en büyük tutkum deniz, çok tutkularım oldu, ama hiçbirisi denizin bana verdiği mutluluğu vermedi. Sizin tutkunuz nedir bilmem benimki sadece denizdir. |